Ben: Alo?
Safiye Abla: Alooo Zeynep?
Ben: Merhaba Safiye Abla!
Safiye Abla: Alo Zeynep kızım?
Ben: Buradayım buradayım!
Safiye Abla: Hah nasılsın?
Ben: İyiyim Safiye Abla sağol, sen?
Safiye Abla: İi ii n’olsun? İş güç… Evde bişey kalmamış, dedim iniyim çarşıya bişeyler alıyım, Numan Abinin canı balık istediydi, sabahtan erken indim, amaan artık daha geç inilmiyor vallahi, ööleden sonra her yer itiş tıkış! Tabii gençler var bööle oturup sohbet ediyolar kahvelerde falan. Ay annamadım yani, işi gücü yok mu bu çocukların? Kaldırımda iine atsan yere düşmez… Tıklım tıklım! Boş boş büttün gün ööle kahvede oturuyorlar, bi de masalar bööle kaldırımda duruyo, yürümek de zor vallahi!
Ben: ???
Safiye Abla: Kızım orda mısın?
Ben: Buradayım Safiye Abla, seni dinliyordum…
Safiye Abla: Hah şey oldu zannettim, gitti gibi yani…
Ben: Yok yok dinliyorum Safiye Abla…
Safiye Abla: Neyse ööle işte…
(Araya sessizlik girer)
Ben: Safiye Abla hayırdır? Bugün durgun gibisin biraz…
Safiye Abla: Yok yok iiyim…
(Yine sessizlik)
Ben: Yok Safiye Abla, var sende bir şey…
Safiye Abla: Yok yani… Of amaaan söölemiyim diyorum ama bak şimdi… Sabah annene rastladım da bişey demedim tabii… Şimdi üzmiyim kadını…
Ben: Aaa ne oldu? Kötü mü gördün annemi?! Bir şey mi olmuş? Yoksa tansiyonu mu yine oynamış, bak söylüyorum sıcakta dışarı çıkmasınlar diye… Yine yürüyerek pazara mı inmiş yoksa?
Safiye Abla: (araya girer) Aman dur kızım yok yok, annen iyi… Hep aynı işte yani… O değil de… Kızım senin yaptığın da olucak gibi değil!
Ben: ??
Safiye Abla: Kızım bak Numan Abinlenle de konuştuk… Yani o hikaye ne ööle?
Ben: Hangi hikaye?
Safiye Abla: Kızım var ya işte, adı da bozuk…
Ben: Adı mı bozuk?
Safiye Abla: Numaaaan! Neydi onun adı, hani ayıp ayıp konuşan?
Ben: ????
Safiye Abla: Amaaan… Pis pasaklı olan işte…
Ben: Pis pasaklı mı? Haaa… “Pis Pis” olmasın Safiye Abla?
Safiye Abla: Hah o işte! Aman kızım senin gibi cici bir kıza, yani çocukluğunu biliriz, annen baban da pırlanta gibi yetiştirdiler… Olmamış yani, küfür falan…
Ben: Aaay Safiye Abla, ben de bir şey oldu sandım! O bir hikaye… Eee ne olmuş ki?
Safiye Abla: Yok yani, şimdi o kadar insan okuycak kitabı dimi? İnsanlar ne düşünür kızım, annen baban falan yazık yani….
Ben: Yazık mı? Safiye Abla, o bir karakter… Bak şöyle açıklayayım… Ben hikayelerimde karakterler yaratıyorum, böyle bazen senin benim gibi, bazen sevmediğimiz beğenmediğimiz, hatta çoğu zaman bize ters gelen karakterler… Onlar da hayatın parçası. Bence cinsellik, küfür, şiddet gibi unsurlardan yazarken çekinmememiz lazım. Böyle kendimize sansür uygulayarak… (Zeynep yarım saat yazım felsefesini anlatır)
Safiye Abla: (sıkılmış olacak ki araya girer) Ooff yani kızım ben bilmem! Ben de Numan Abin de ağzına yakıştıramadık küfrü falan…
Ben: Ama Safiye Abla o karakterin ağzı!
Safiye Abla: Tamam tamam, karakter marakter, sonradan Safiye Ablan söylememiş olmasın da… Bundan sonrakilerde de daha dikkatli yani, elalem sonra ne der dimi?
Ben: ???
Safiye Abla: Hadi kızım ben seni tutmiyim şimdi, okudukça okudukça yine şeederim… Tabii iş güç anca, memleket durumu da malum, yavaş yavaş okuyoruz yani… Hadi sağlıcaklan, öperim!
Ben: Tamam Safiye Abla, sağol aradığın için. Numan Abi’ye de se…
Bip bip bip…
Ben: Safiye Abla????
HENÜZ OKUMADIYSANIZ: OLİMPİYAT’IN BEYNiMDEKİ OYUNU