DOĞANIN SESİ

Bu yaz yaşadığım yerde hava serin geçti. İki günde bir yağan yağmurlar, gece 12 dereceye düşen sıcaklıklar… Hayvanlar için ot eken çiftçiler havanın bir yağıp bir açmasından memnun kaldılar, ne de olsa yağmuru yiyip hemen ardından açan güneşi gören otlar kendilerini göğe doğru hızla uzattılar. Bostanı ve meyve ağaçları olanlarsa dertli dertli sebzelerine, meyvelerine baktılar. Domateslerin bir kısmı hastalanıp öldü, yaşayanların bir kısmı daha yeni pembeye döndü; kabaklar sayılı yendi; incirler olgunlaşmadan yere döküldü… Doğa, “Senin ne kadar istediğinin benim için bir önemi yok!” dedi, “Sana verdiğim kadarıyla yetineceksin…”

Bu yaz yaşadığım yere yakın bir deprem oldu. İnsanoğlu açgözlülükle harcı karılmış binalar diksin, yeşili griye çevirsin, gücün kendinde olduğunu istediği kadar haykırsın… Bir sallayışta binalar yıkıldı, kasabalar yok oldu. Doğa, “Aslında hiçsin!” dedi, “Belki bir gün anlayacaksın ama güç hep bende. Hayatını sarsmak, benim elimde!”

Bu yaz yaşadığım yerde her yaz olduğu gibi kara yılanı gördüm. Evin bahçesinde 3-5 kez karşılaştık. O bana baktı, ben ona… İlk karşılaşmanın ardından yaşadığımız korkuyu atlattık, o beni inceledi ben onu, yollarımıza devam ettik. Doğa, “Başkasının yaşam hakkına saygı duy!” dedi, “Korkularını bırak, karşındakini olduğu gibi kabullen, beraber yaşamaya başla…”

Bu yaz yaşadığım yerde geçen yıl ektiğimiz elma ağacı üç küçük elma verdi. Birini karıncalar yedi, geriye kaldı iki. Doğa, “Sen istediğin kadar bir şeylerin çabuk olması için acele et,” dedi, “her şeyin bir zamanı var…”

Belki de şehirde yaşarken içimizi dolduran korkular, acelecilik, sinir bundandır. Belki içimizde eksik kalan ve tamamlanmış hissedememe nedenimiz, doğaya uzak yapay dünyalarda, onun eğiticiliğinden yoksun yaşamamızdandır. Belki her şeyin cevabı doğadadır; onun işleyişine saygı duymakta, onu kabullenmekte, onunla sabretmeyi öğrenmekte, onunla yenilenebilmekte, onunla uyumlu yaşayabilmektedir…

Bu yaz yaşadığım yerde gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım. Doğa, “Sana sunacaklarım var,” dedi, “gerçek hayatın kurallarını, içine sindirebilirsen…”

HENÜZ OKUMADIYSANIZ: SESSİZ TİYATRO 

Yorumunuzu aşağıdaki boşluğa bırakabilirsiniz!