SAHNE DÜNYASI

İçinde bulunduğumuz devasa arabayla trafik ışıklarında duruyorduk. Işığın yeşile dönmesini beklerken bir an dışarıya baktım, sonra eşime döndüm, “Bak, Darth Vader ışın kılıcıyla iki kocaman tavuğa doğru koşuyor!” Evet, bunu gerçekten söyledim. Ve evet, ne kadar inanılmaz duyulsa da, bu olayı kendi gözlerimle gördüm.

Bu, “günahlar şehrinde” gerçeküstü karakterlere  ne ilk ne de son rastlayışımızdı. Dolayısıyla tüm absürtlüğüne rağmen kurduğum cümle ağzımdan gayet doğal ve günlük bir havada çıkarken, eşim tarafından da gayet doğal ve günlük bir havada karşılandı. Sonuçta ne de olsa Las Vegas’taydık ve meşhur sözün dediği gibi, “Vegas’ta yaşananlar Vegas’ta kalırdı”; bu, Darth Vader’ın ışın kılıcıyla iki devasa tavuğun peşinden koşması olsa bile.

O akşam yine otelin bahçesinde eşimle oturup sohbet ederken, yanımızdan parfüm şişesine batmış bir Dean Martin geçip ilerideki bar taburesine oturunca, ister istemez düşünmeye başladım. Aklıma önce, Darth Vader’ı görmemizden iki dakika sonra süpermarketten bozma bir eczaneye girişimiz ve kasada “Kral” Elvis’in arkasında sırada bekleyişimiz geldi; sonraysa gözümün önüne,  Las Vegas’ın çılgın casinolarını barındıran görkemli “Strip” caddesinin dışına çıkışımızın hemen akabinde, birkaç sokak ilerideki evsizlerle karşılaşışımız geldi, evsizlerin ittikleri alışveriş arabaları geldi, bu çaresiz insanların çöp tenekelerinin içine uzanıp yemek arayan kolları geldi. O anda koca şehir, gözümün önünde bir sahneye dönüştü. Bir yakada akan kostümlü hayatlar ile diğer yakadaki tüm kostümlerden soyunup çırılçıplak kalmış yaşam mücadeleleri, kumarhanelerin insanda hiçbir şey kazanmasa da kazanmış hissi uyandıran sesleri ile insanların kalın bir makyaj tabakası altından sızan ıssız derin yalnızlıkları… Sosyolojik açıdan ilginç olmasına rağmen insanın kalbini kıran bu oyun, belki de perdelerini bir zaman kapatacaktır; bilemiyorum. Yalnızca bu kutuplaşmayı kendi hayatlarımızda da daha çok fark edebileceğimizi ve belki de bir şeyler kendi başımıza gelmeden, gördüklerimizden daha sık ders çıkartabileceğimizi umuyorum.

Dean Martin’in yanına Frank Sinatra da gelip sahneye çıkma zamanlarının geldiğini bildirince, biz de bizim için günün bittiğine karar verip odaya çıktık. Şehrin hayatından sıyrılıp ertesi gün doğaya varabilmek için gözlerimizi kapattık.

HENÜZ OKUMADIYSANIZ: KELEBEK ETKİSİ

Yorumunuzu aşağıdaki boşluğa bırakabilirsiniz!