HOLLYWOOD YOLLARI

Geçen gün hayatımda ilk kez imzalı fotoğrafımı verdim; utana sıkıla, fotoğraf makinesine sırıtışımdan beş dakika sonra.

Fotoğrafı bir hayrana vermiş değilim. Milano’nun en büyük fotoğrafçılık ekipmanları mağazasının sahibi olan arkadaşımızı ziyarete gittiğimizde, arkadaş benden önce birçok kişiye yaptığı gibi, beni de bir sandalyeye oturttu; yaptığı bir proje için cep telefonuyla fotoğrafımı çekti. Telefonu yazıcıya bağladı. Böylece baskının çıkışını beklemeye başladık.

Bu bekleyişte bir an gözümün önünden, çocukken tatillerde çekilen ve eve dönünce basılması heyecanla beklenen fotoğraflar geçti; bir de fotoğrafları elimize alınca hissetttiğimiz tatil nostaljisi.

Arkadaşın uzattığı fotoğrafa bakınca haliyle içimde, beş dakika öncesine dair nostaljik hisler canlanmadı. Tek duyduğum poz verirken hissettiğim bir tutam utanç, fotoğrafı elime tutuşturduğunda yakalandığım bir kaşık çekinme, yetmeyip fotoğrafı imzalamamı istemesiyle kapıldığım anlık panik ve imzalı fotoğrafı herkesin göreceği şekilde duvara asmasıyla çokça battığım garipsemeydi. 

Oyunculuk, benim gibi biçare bir yazara, galaksiler kadar uzak. Yine de mağazadan koşarak kaçmak yerine sakin adımlarla çıkıp, durumu kotardığım için mutluyum. İlk imzalı fotoğrafı atlattım; Hollywood’a giden yola iki karış yakınım.

HENÜZ OKUMADIYSANIZ: KARLAR KRALİÇESİ

Yorumunuzu aşağıdaki boşluğa bırakabilirsiniz!