Koş, yap, et. Taşınmaya gün say. İşler, listeler, koliler. Yetişilemeyenler, yetişilip de bitirilemeyenler, bitirilip de hortlayanlar, üst üste gelenler…
Son dört ayımız nefes almadan geçti. Taşınacağız, taşınıyoruz, taşındık derken ritmimiz bozuldu. Kendimizi, bulutların üstüne uzanan bir gökdelenin tepesinden düşermiş gibi garip bir histe uçar bulduk. Git gide yere yaklaşırken kapıldığımız bir telaş ile yaşananı derinlemesine kavrayamadığımız bir boşlukta süzülme hissinin iç içe geçişi… An geldi kendimi o kadar karmaşık bir ruh halinde buldum ki, taşınmadan önce hayatımızın normal akışında ilerlediği günlerde, zamanımın nasıl ve neyle geçtiğini unuttum. Taşınmaya başlamadan önce, yani acil işleri yamama derdinde koşturmaya başlamadan evvel, hani hayatımın o fi tarihinde, ben neler yapıyordum? Saatlerimin, dakikalarımın ve anlarımın toplamı, o günlerde neye tekabül ediyordu?
Ritmimizi sekteye uğratan bu dört ayın müsebbibi, aslında hayatımızı yeniden organize etme ihtiyacıydı. Hayatta zaman harcadığımız şeyler, gerçekten yapılması lüzumlu işler miydi? Hayatımızı ne şekilde değiştirip, nasıl zaman kazanabilirdik? Yılın altı ayını iş için yolda geçiren biz, evdeki altı ayımızda hiçbir şeye yetişemediğimiz gerçeğine nasıl müdahale edebilirdik? Ve daha pratik bir yaşama geçişle artacak zamanımızı, hayatta gerçekten yapmak istediklerimiz için kullanabilir miydik?
Kararlar alındı. Yenilenme süreciyle kırsaldan kasabaya göç başladı. Tadilatlar yapıldı. (Tadilat aslen yeni eve mi yapıldı yoksa geleceğimizin yollarına mı?) Fazla eşyalar ayıklandı. Elimize her geçenle, “Buna gerçekten ihtiyacımız var mı?” sorusu soruldu; verileceklerin hemen hemen hepsine yeni evler ve sahipler bulundu. (Azalan eşyalar ve küçülen yaşam alanı, ruhumuzu genişletecek mi?) Kasabada, arabaya muhtaç olmadığımız bir düzene geçildi. (Daha az araba kullanmak bedenimize, zihnimize ve çevremize ne kadar katkı sağlayacak?)
Bugün, taşındığımız günün üstünden aşağı yukarı iki buçuk ay geçti. Hala daha ritmimiz aksak, kafamdaki soruların yanıtları belirsiz. Tek bildiğim, insanın büyüdükçe hayatını daha basit ve zaman kazanarak yaşamak istediği. Bu yüzden fazlalıklardan ve bize yük olan işlerden arınmış bir düzenin düşüncesi ruhuma, yaz sıcağında bahar çiçekleri açtırıyor. Yeni heyecanları kanıma, yavaş yavaş zerk ediyor.
HENÜZ İZLEMEDİYSENİZ: 12 STORYTEL’DE!
Ne güzel yazmışsın Zeynepciğim. Değişimler kolay olmuyor. Zaman ise tasarruf edemediğimiz tek şey malum olduğu üzere. Çabalarınızı gıpta ile kardeş tebriklerimizi yolluyoruz. Sağlıkla ve keyifle oturun yeni yuvanızda. Sevgilerimizle ve selâmlarımızla,
Çiğdem Ablacığım,
Çok teşekkürler! Dediğin gibi, değişimler kolay değil; zaman kazanma çabası bile zaman alıyor. Yine de iyi bir noktaya vardığımızı umuyoruz. Sevgiler, selamlar…