KELİMELER ANLAMLARINI YİTİRİYORLAR CANIM

Kelimeler anlamlarını yitiriyorlar canım, her gün, katmer katmer. Ravel’in Bolero’sundaki orkestra crescendosu’nun tersine bir gidişatla, güçleneceğine zaman içinde silikleşip, sonunda birbirlerinden kopmuş iki ayrı kavrama dönüşerek; bir yanda günlük hayatta kullandığımız harfler silsilesi, öbüründe havada süzülen anlamlar denizi.

Bunda bir suçlu aramak yanlış canım. Teknolojiyle hızlanan modern hayatta asıl değişen, muhtemelen önem verdiklerimiz. Bunu geçen gün eşimle bir yağmur ormanında yürürken konuştuk. Aslında bize düşünce yolunu açan, patikanın başlangıcındaki tabela oldu. Tabela bize: “Burası çok özel bir yer,” diyordu, “buradan hafif adımlarla geçiniz.”

Ardından açıklamada, Maorilerin suya “Wai” dedikleri yazıyordu. Ve inanışlarında ilk başlarda birlikte olan yer baba ile gök annenin bir sebepten birbirlerinden ayrıldığı, yağmurun ayrılmanın hüznüyle yağdığı, içme suyu kaynaklarını yarattığı ve doğanın her elementinin bir ruhu olduğu anlatılıyordu.

İşte o zaman canım, son bir haftadır Yeni Zelanda’da Wai ile başlayan ya da biten ne çok yer ismi gördüğümüzü hatırladık. Demek ki yerin anlam ve önemi, Maoriler için suya bağlıydı. Hayatın kaynağına. Doğaya. Yağmura. Ve toprağa.

Bu aklıma, Amerikan yerlilerinin günlük hayatta kullandıkları kelimeleri ve isimleri getirdi. Mesela Havasupai. Hava su: Mavi-yeşil su. Pai: Halk. Çok severim bu yer ismini. Sadece yeri anlattığı için değil, Türkçe anlamına yakınlığı ile hayal gücümü canlandırdığı için de. Göğün renginin yansıdığı, vadiye can veren su ve onun adıyla anılan bir halk.

Düşünüyorum da belki de sorun budur canım. Çoğu yer ismi o kadar dilimize yerleşmiş ki, kullanırken anlamlarını düşünmez olmuşuz. Türkçede de nehirlere, dağlara, hatta yaşadığımız bölge ve şehirlere böyle isimler vermemiş miyiz? Oysa şimdi o isimleri günlük hayatta kullanırken, anlamlarını ve anlamlarının önemini düşünüyor muyuz?  

Yağmur ormanının doygun yeşilinin hızla karanlığa döndüğü saatlerde yaptığımız yürüyüşte, bundan yola çıkarak düşündüm: “Ya kelimeleri, isimleri ve yer adlarını daha çok anlamlarıyla kullansaydık? Ya anlamlar, su kadar hayat memat meselesi kalsaydı? Ya doğaya, suya, toprağa daha çok ihtiyacımız olduğunu ve onlarsız yaşayamayacağımızı yüzyıllar önce bu topraklardan geçmiş yerliler kadar kavrayabilseydik? Ya sentetik ve her şeyin bir telefon çalışı kadar emrimize amade olduğu şu modern hayatın, doğanın sesini göz ardı ettiğimiz sürece ne kadar kırılgan olduğunu daha sık düşünseydik? Acaba o zaman doğayı, Dünya’yı ve belki de kendimizi daha çok sever miydik?

Yağmur ormanları tehdit altında canım; tabii bizim kelimelerimizin anlamları da. Yine de o gün yürüdüğüm patikada ve patikanın balta girmemiş derinliklerinde hissettiğim naif huzur baki. Dileğim, bir yerlere gitmemiş, gidememiş, görememiş olsak da doğayla ve hayatta asıl önemli olanlarla daha sık bağ ve empati kurabilmemiz. Kelimeleri ve isimleri, anlamlarını bilerek ve hissederek kullanabilmemiz. 

HENÜZ OKUMADIYSANIZ: BİLİNÇ İLE RÜYA ARASINDA

BU DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: BUZDAKİ YAZI

“KELİMELER ANLAMLARINI YİTİRİYORLAR CANIM” üzerine 4 yorum

  1. Ne güzel yazmışsın yine Zeynepciğim. Gerçekten bu hız çağında ne çok şey anlamını yitiriyor. Tüketirken tükeniyoruz…
    Örnek verdiğin kelimeleri çok sevdim.
    Sevgiler,

    Yanıtla
    • Çiğdem Ablacığım,

      Zaman ayırıp okuduğun için teşekkürler, beğenmene sevindim. Dil aslında hep bir değişim içinde, yine de insan bu değişimi sorgulamadan edemiyor.

      Sevgiler

      Yanıtla
  2. Zeynebim gezdiğin gördüğün yerlerdeki bilgi paylaşımlarını o kadar güzel kaleme alıyorsun tebrik ederim canım kızım

    Yanıtla

Yorumunuzu aşağıdaki boşluğa bırakabilirsiniz!