BOŞLUKTA TELAŞ

Koş, yap, et. Taşınmaya gün say. İşler, listeler, koliler. Yetişilemeyenler, yetişilip de bitirilemeyenler, bitirilip de hortlayanlar, üst üste gelenler… Son dört ayımız nefes almadan geçti. Taşınacağız, taşınıyoruz, taşındık derken ritmimiz bozuldu. Kendimizi, bulutların üstüne uzanan bir gökdelenin tepesinden düşermiş gibi garip bir histe uçar bulduk. Git gide yere yaklaşırken kapıldığımız bir telaş ile yaşananı derinlemesine … Devamını oku…

İKİ KADIN

Bir otel restoranında, akşam yemeğindeyim. Masada benimle beraber eşim, İngiliz bir hukukçu, İsveçli bir CEO, İtalyan bir ithalatçı ve Yunan bir işkadını var. Son altı gündür bu grupla beraberiz; bizi buluşturan neden ise manzara fotoğrafçılığı. Her fotoğraf kursunda olduğu gibi bu grupla da sadece fotoğraftan ve fotoğrafçılıktan değil, siyasetten kültür-sanata, aile hayatından günlük yaşama birçok … Devamını oku…

BUZDAKİ YAZI

Karda, beyaz bir çölün ortasında, grubun en arkasında ilerliyorum. Yürüyüşümüz yarım saate yakın sürecek; grup lideri böyle söyledi, biz de peşinde tek sıra, buzula doğru yol alıyoruz. Tepemizde, gökten pul pul dökülen kar taneleri. Ben, biraz grubu toparlayıp kollayan kişi olduğumdan biraz da güvende olma hissini yaşarken kardaki yalnızlığı hissetmek istediğimden, grubun arkasındayım. Karda bir … Devamını oku…

ÇÖZÜLEN DÜĞÜMLER – ATILAN İLMEKLER

Kışın gelişiyle bahçe işleri konusunda üstüme bir rehavet ve üşengeçlik çöktü. Hani insan başlarsa arkasının kolaylıkla ve çalışma isteğiyle geleceğini bilse de bir işe uzun süre başlayamaz ve işi iteledikçe iteler ya… İşte öyle bir tembellik. Yine de meteoroloji merkezinden gelen haberle karın yaklaştığını anlayınca, kolları sıvadım; soğuk ama güneşli günün sabahını bahçede çalışarak geçirmeye … Devamını oku…

ARALIKTAN BAKMAK

İnsan, yıl sonralarına doğru geriye dönüp bakmaya meraklı. Geçenlerde ben de KELİMELER GİRDABI yazımı paylaşmamın ardından dönüp baktım da Blog yazılarımı yazmaya başlayalı dört seneden fazla geçmiş. O günden bugüne, bu sitede bazısı uzun bazısı kısa, kimisi Dünya’nın çeşitli uçlarında kimisiyse evimin sınırları içinde 82 yazı yazmışım.  Bu yazılarımda bana ilhamı, bazen kadınlar vermiş. İzlanda’da … Devamını oku…

KELİMELER GİRDABI

Üç beş kelimeye sıkışıp kalmış insanlar. Sosyal medyada hep aynı ünlemlerle aynı tepkileri verip duran ağızlar. Aynı yerde kürek çeken, heyecanlarını, mutluluklarını ve üzüntülerini aynı tekdüzelikle yaşamak zorunda bırakılmış kürek mahkumları gibi, aynı kelimelerde dönüp duran bizler. Kendi dillerine, dilleri dönmeyenler. Türkçede bir “Muhteşem” var demir attığımız, “Aynen” var onaylamak için bolca kullandığımız… Bunlar aklıma sadece … Devamını oku…

DÜNYA İÇİNDE DÜNYA

Çocukken, annemin hala çalıştığı ve okula henüz başlamadığım yıllarda, gündüzleri bana arka sokakta oturan ciciannem bakardı. Ne güzel, ahenkli adı vardı ciciannemin: Muhsine… Karakteri de adı gibi günümüzde bulunmayan inci tanelerindendi, gülüşü içten ve utangaçtı. Çocukluğun o uzun günlerinde ciciannemin evinde zaman, benim hiç kaçırmadığım Susam Sokağı’yla ciciannemin hiç kaçırmadığı Yalan Rüzgârı arasında geçmek bilmezdi. … Devamını oku…

MATRUŞKA

“Ne işle mi uğraşıyorum? Yazarım…” “Çocuk kitapları, değil mi?” “Hayır, yetişkinler için kurgu edebiyat.” “Aaa… Ne tür kitaplar yazıyorsunuz?” “Daha çok distopik dünyalarda kurgulanmış ve insan psikolojisinin karanlık noktalarını irdeleyen romanlar ve öyküler. Bu hikayelerde aynı zamanda da dili kırmaya ve insanların önyargılarıyla oynamaya çalışıyorum.” “…” Korona’nın bir rock star edasıyla Dünya turuna başlamasından hemen … Devamını oku…

ÇALAR SAAT

Bundan iki ay öncesindeyim, İskoçya’nın küçücük bir kasabasındayım. Çamaşırhanede çamaşır makinesine kıyafetleri koyup başlat düğmesine basıyorum. Çamaşır makinesinin üstündeki kısa ve öz açıklamayı görüyorum: 40 dakika. Telefonumu çıkartıp çalar saati kuruyorum, çıkıp yolun karşısındaki kafeye gidiyorum. Elimde bitki çayı ve fincanla oturmak için cama yakın, ferah, aydınlık bir masa buluyorum. Ali Smith’in “Sonbahar” kitabını çıkartıp okumaya başlıyorum. Kitap harika. Beni alıp … Devamını oku…

SOĞUKKANLI MEDENİYET

Her yerde gürültü var, oysa sokaklar bomboş. Bu gürültü yumağı azla çok şeyi anlatan, ucu başı olmayan sessiz bir film gibi. Korona virüsü sayesinde herkes virolog, herkes profesör parçası, herkes politikacının alası, herkes galeyanı ateşleme bandosunun elemanı, herkes hop oturup hop kalkanın önde gideni, herkes… Dünya, teknolojinin nur topu bebeği sanal eğitimle gençleri yetiştirmek için … Devamını oku…