“BAŞTAN” BAŞLAMAK

Bazı haberler var hem beklenmedik kapıyı çalan hem de dört gözle beklenen. Bir karanlığı kısa süreliğine ışıkla dolduran, bir kıvılcım çakışı haberler; insanın önünü bir anlığına aydınlatan ve nereye gittiğini görmesini sağlayan haberler. Ben de geçen gün böyle bir haberi almanın heyecanını yaşadım: “Baştan” adlı öykümün, bu sene ilki düzenlenen Çukurova Öykü Ödülü’nde birinci seçildiğini … Read more

KULVARDAN ÇIKMAK

Genç yazarlara en sık verilen öğütlerden bazıları yazmak istedikleri türde kitaplar okumaları, o alanda çok satılanları incelemeleri ve hedef okur kitlesini analiz etmeleri. Kısacası onlardan hülyalarda dolaşan yazar düşlerinden uyanıp, hedef odaklı çalışmaları bekleniyor. Bir ürün yaratmaları ve pazarlamaları isteniyor. Bir bakıma değişen dünyanın şartlarına ayak uydurmaları şart koşuluyor. Ben de ister istemez en çok … Read more

KELİMELER GİRDABI

Üç beş kelimeye sıkışıp kalmış insanlar. Sosyal medyada hep aynı ünlemlerle aynı tepkileri verip duran ağızlar. Aynı yerde kürek çeken, heyecanlarını, mutluluklarını ve üzüntülerini aynı tekdüzelikle yaşamak zorunda bırakılmış kürek mahkumları gibi, aynı kelimelerde dönüp duran bizler. Kendi dillerine, dilleri dönmeyenler. Türkçede bir “Muhteşem” var demir attığımız, “Aynen” var onaylamak için bolca kullandığımız… Bunlar aklıma sadece … Read more

MATRUŞKA

“Ne işle mi uğraşıyorum? Yazarım…” “Çocuk kitapları, değil mi?” “Hayır, yetişkinler için kurgu edebiyat.” “Aaa… Ne tür kitaplar yazıyorsunuz?” “Daha çok distopik dünyalarda kurgulanmış ve insan psikolojisinin karanlık noktalarını irdeleyen romanlar ve öyküler. Bu hikayelerde aynı zamanda da dili kırmaya ve insanların önyargılarıyla oynamaya çalışıyorum.” “…” Korona’nın bir rock star edasıyla Dünya turuna başlamasından hemen … Read more

BUZDAĞININ GÖRÜNMEYEN KISMI, MARILYN CANIM

Marilyn canım, Sana bu satırları yazarken, İzlanda’nın ücra bir köşesindeyim. Son günlerde, seni bana hatırlatan olaylar yaşıyorum. İşin garibi, bu olaylar Dünya’nın en sıcak yerinde vuku bulabildiği gibi, en soğuğunda da cereyan edebiliyor. Bekle de sana anlatayım… Geçenlerde, Dünya’nın ölçülmüş en yüksek sıcaklığının yaşandığı Ölüm Vadisi’nden dönüşte, Las Vegas’ta aklıma düştün. Biliyorsun, Vegas’ın çılgın sokaklarını … Read more

BİRBİRİNE BAKMAZLAR DİYARI

Bir tramvay, tramvayda insanlar, insanlar arasında ben, etrafı izliyorum. Eskiden, çocukken, “Öyle insanlara dik dik bakma, ayıp olur!” derlerdi çünkü insanlar onlara baktığımızı görür, görünce de utanır ya da sıkılırlardı, hatta kötü niyetimiz olmasa bile alınabilirlerdi. Birine uzun süre bakmak yakışık almazlar arasındaydı; şimdiyse, onlara baktığımızın farkında bile değiller. Sokakta gördüğümüz insanlar fiziki olarak bu … Read more

LACİVERT KAPLI DÜNYAM

Elimde kuryenin getirdiği, karton ince küçük bir paket tutuyorum. Paketi kenarından yırtıyorum, içinden birer karış büyüklüğünde iki defter çıkıyor. Üstlerindeki plastik paketi çıkartıyorum, kapaklarını açıp bir sürprizle karşılaşacakmışım gibi içlerine bakıyorum, çocukça bir heyecana kapılıyorum. Bir insanın yeni alınan iki defter için bu kadar duygulanması belki de bazıları için çok anlamsız. Oysa bu lacivert sert … Read more

GENİŞLEYİP DARALAN ZAMANLAR

Son 10 gündür bir proje üstüne çalışıyordum. Bittiğinde “Bugün günlerden ne?” diye sorulsa o anda bilemezdim, bilgisayarımın ekranındaki tarihe bakma ihtiyacı duydum. Zaman bu 10 günlük sürede benim için, Dünya’nın zamanından farklı işlemişti; yaşanan günden çok, projenin bitiş tarihini hedef alarak yaşamıştım. Yazmam gereken hikâyeler bitip zamanın farklı akmış olduğunu anladığımda, bu his beni alıp götürdü; … Read more

SARSILIŞ

Sanki Dünya, ayaklarının altından kayıyor gibiydi. “Bir dakika, bu geçmemiş miydi, daha iki ay önce yaşanıp bitmemiş miydi?” dediğinde dünyanın kahkahası yükseldi, “Komik olma çocuuum, ellerimdesin!” İlk depremden sonra hayat normale dönmeye başlamıştı, sen de geçti gitti zannetmiştin. Oysa koca koca adamlar, koca koca profesörler daha ilk depremde televizyonlara çıkıp, “Bu deprem diğer fayı da … Read more

KAFAMDAKİ NEHİR

Geçen gün İngiliz edebiyat dergilerinden birinde bir makale vardı. Makale yazarlığın, “Ne kadar yalnız bir meslek” olduğundan bahsediyor, yazarların bütün gün oturup tek başlarına yazdıklarını uzun uzadıya anlatıyordu. Buraya kadar her şey kafama yatmıştı ama bir an, “Acaba bu yalnız kalma meselesi, yazarlığı gerçekten ‘yalnız bir meslek’ kategorisine koyar mı?” diye düşünmeye başladım. Kendimi yazarken yalnız … Read more