ÇALAR SAAT

Bundan iki ay öncesindeyim, İskoçya’nın küçücük bir kasabasındayım. Çamaşırhanede çamaşır makinesine kıyafetleri koyup başlat düğmesine basıyorum. Çamaşır makinesinin üstündeki kısa ve öz açıklamayı görüyorum: 40 dakika. Telefonumu çıkartıp çalar saati kuruyorum, çıkıp yolun karşısındaki kafeye gidiyorum. Elimde bitki çayı ve fincanla oturmak için cama yakın, ferah, aydınlık bir masa buluyorum. Ali Smith’in “Sonbahar” kitabını çıkartıp okumaya başlıyorum. Kitap harika. Beni alıp … Devamını oku

SOĞUKKANLI MEDENİYET

Her yerde gürültü var, oysa sokaklar bomboş. Bu gürültü yumağı azla çok şeyi anlatan, ucu başı olmayan sessiz bir film gibi. Korona virüsü sayesinde herkes virolog, herkes profesör parçası, herkes politikacının alası, herkes galeyanı ateşleme bandosunun elemanı, herkes hop oturup hop kalkanın önde gideni, herkes… Dünya, teknolojinin nur topu bebeği sanal eğitimle gençleri yetiştirmek için … Devamını oku

MASALSI

“Bir İngiliz, bir Hollandalı, bir Kuveytli, bir İtalyan ve bir Türk, İskoçya’da aynı masaya oturmuşlar…” Bu bir fıkra ya da masal başlangıcı olabilirdi. Değil. Bu benim, sıradan bir günüm.  Farklı dilleri, dinleri, sosyoekonomik geçmişleri, kültürleri, alışkanlıkları paylaşan bunun gibi insanlarla, genellikle bir hafta boyunca, Dünya’nın farklı köşelerinde beraber dolaşıyorum. Tabii bu durum, arada bir başımı … Devamını oku

HOLLYWOOD YOLLARI

Geçen gün hayatımda ilk kez imzalı fotoğrafımı verdim; utana sıkıla, fotoğraf makinesine sırıtışımdan beş dakika sonra. Fotoğrafı bir hayrana vermiş değilim. Milano’nun en büyük fotoğrafçılık ekipmanları mağazasının sahibi olan arkadaşımızı ziyarete gittiğimizde, arkadaş benden önce birçok kişiye yaptığı gibi, beni de bir sandalyeye oturttu; yaptığı bir proje için cep telefonuyla fotoğrafımı çekti. Telefonu yazıcıya bağladı. … Devamını oku